The Last of Us 2 hikaye incelemeyi okumaya başlamadan önce, başlıktaki uyarıyı gözden kaçırmış olma ihtimalinizi düşünerek tekrar uyarımı yapayım. Birazdan okuyacağınız inceleme oyun hakkında spoiler içeren bir inceleme. Eğer spoiler içermeyen incelemeyi okumak isterseniz sizi şuraya alalım.
Hala burada mısınız? O zaman spoiler’lara hazır olun çünkü başlıyoruz. Bir de burada okuyacağınız her şey benim kişisel görüşlerimdir. Katılmamakta özgürsünüz, ama tartışacaksak bunun kırıcı değil yapıcı olmasını tercih ederim.
Bir de belirtmek istiyorum ki, Gamergiller hiçbir firmadan inceleme kopyası ya da benzeri destekler almıyor. Bu sebeple oyunu herkesle aynı anda oynayabiliyoruz ve doğal olarak incelemelerimiz de diğer sitelere göre daha geç yayında oluyor.
Diğer incelememde belirtiğim gibi, The Last of Us 2’nun oyun kısmı hakkında gerçekten söyleyecek kötü bir şeyim yok. Mekanikler keyifli, grafikler muhteşem, oyunculuklar başarılı. Bu inceleme bunları tartışmak için değil, dediğim gibi diğer inceleme de herşey mevcut. The Last of Us 2 hikaye incelemenin amacı oyunun beni hayal kırıklığına uğrattığı tek yer olan hikaye kısmı hakkında.
Joel
The Last of Us 2 hikaye incelememize öncelikle herkesin aklında olan kısımı aradan çıkartalım, Joel’un ölümü. Şuan herkesin dilinde olan, oyunun metacritic’de bombalanmasına sebep olan olay. İnsanların neden bu kadar ciddi tepki verdiğini anlamak zor değil. Joel son yılların en sevilen karakterlerinden biri, ilk oyunda hüngür hüngür ağlamama sebep olan bir karakter. Ama The Last Of Us 2 öncesi oturup ilk oyunu tekrar oynarken farkettiğim bir şey var. Joel ahlaki açıdan baktığımızda baya kötü bir karakter. İlk oyunda çapulcular tarafından tuzağa düşürüldükleri sahnede söylediği bir laf var Joel’un “İki tarafta da yer aldım…” Joel bir katil ve işkenceci, bunu çok net biliyoruz.
Ellie ile geçirdiği sürede ki değişimi ve babalık duygularını yeniden kazanması zaten ilk oyunda Joel’u bu kadar iyi yazılmış bir karakter yapan. Fakat bu kadar kanunsuz bir dünyada Joel’un yaptıklarının gelip onu bulmayacağına gerçekten inanıyor muydunuz? Yine ilk oyunun sonunda Joel’un Ellie hastaneden kaçırma planı tam bir katliam ile bitiyor. Daha The Last Of Us Part II duyurulmadan öncesinde eğer bir ikinci oyun olursa Joel’un geçmişinin onu bulup öldüreceğini düşünüyordum açıkçası. Ve kızgın kalabalığın aksine Joel’un ölümünün hikayenin gelişimi için olabilecek en doğal yöntem olduğunu düşünüyorum.
Fakat…
The Last Of Us 2’nin hikaye açısından sıkıntıları tam da Joel’un ölümünden sonra başlıyor. Neden mi, çünkü oyunun en büyük olayı Joel’un ölümü ve bu noktadan sonra olan hiçbir şey bu olay kadar vurucu değil. Peki o zaman neden oyun en büyük kozunu daha oyunun başında oynuyor derseniz, çünkü diğer türlü Ellie’yi oynanabilir bir karakter olarak hikayeye ekleme şansları yok. Ellie ya da Joel’un olmadığı bir The Last Of Us ise… Toksik fan kitlesi insana böyle şeyler yaptırıyor işte…
Biraz önce Joel’un ölümü hikaye için gerekli dedin, şimdi de Ellie ile Joel oyunda olmasaydı diyorsun, ne alaka dediğinizi duyar gibiyim. Hemen açıklayayım, Mafia II’yi hatırlıyor musunuz? Hazır spoiler’ın suyu çıkıyorken bir de Mafia II spoiler’ı vereyim, ilk oyundaki karakterimiz Tommy Angelo’nun öldüğü sahneyi tekrar görüyorduk ve Tommy Angelo’yu öldüren bizdik. Sahnenin beni baya etkilediğini hatırlıyorum. Çünkü o noktaya kadar Vito Scaletta hakkında hiçbir kötü düşüncem yokken, tam o an nefret etmiştim kendisinden.
Abby
Şimdi gelin bunu The Last of Us 2 hikaye yapısına uyarlayalım. Tıpkı ilk oyunda olduğu gibi hikaye sadece tek karaktere odaklansaydı ve Abby’nin küçüklüğünden, Abby’nin Joel’u öldürdüğü noktaya kadar gelseydi nasıl olurdu? Açıkçası Abby karakterinin neler yaşadığını bilmek istiyorum ben, babasının ölümü ve Firefly’ların dağılması sonrası neler yaşadı. Babası değişik bir karaktere benziyordu mesela, sağolsunlar 10 dakika falan gösterdiler kendisini ama… Ya da Owen ile Seattle’a gelene kadar neler oldu? Nasıl hayatta kaldılar? Ve tekrar soruyorum, Firefly’lara ne oldu arkadaşlar, o kadar mı kötü bir organizasyon şemaları vardı da liderleri ölünce hemen kepenk indirdiler? Aklımda deli sorular ve hiçbirinin yanıtı yok oyunda ne yazık ki.
Bunları anlatıp gerçekten kendisine bağlanabileceğimiz bir Abby yaratmak yerine senaryo şunu yapıyor, bakın bu Abby, babasını Joel öldürdü, sonra Seattle’a geldi, buradan sonrasını siz oynayın. Babası öldükten sonra Seattle’a gelene kadar ve Joel’u öldürene kadar neler mi oldu? Gerek yok o kısma takılmayın…
Hatta sonra tam Abby’ye bir karaktermiş gibi davranmaya başladığında senaryo, hop tekrar Ellie ile oynamaya başlıyorsunuz ve Abby ile karakter bazında kurduğunuz bütün bağlar kopuyor. Sanırım oyunda en çok sinirlendiğim şey bu oldu. Bir yerlerde iyi yazılmış bir Abby karakteri var, arada bir ışık görüyoruz. Ama oyun size Ellie’yi de pazarlamak için o kadar uğraşıyor ki Abby yarım yamalak bir karakter olarak kalıyor.
Yan Karakterler
Tıpkı ana karakterlerin yol arkadaşları gibi. Dina, Tommy, Jessie, Yara, Lev, Owen… Hepsinin içi o kadar boş ki. Karakterleri tek boyutlu ve senaryo o boyutun suyunu çıkartana kadar rahat etmiyor. Hepsini tek cümlede özetleyebilirim sanırım yan karakterlerin. Dina, anaç ama cilveli. Tommy, düz görev adamı. Jessie, düz görev adamı. Yara, kardeşini seven düz görev kadını. Lev, inancı ve kendi insanları ile çatışan trans birey. Owen, sarkastik görev adamı.
Başka bir oyun olsa bu durum o kadar koymazdı belki ama her saniye gözlerinizin önünden geçen harcanmış potansiyeli gördükçe sinirlenmemek elde değil. Özellikle Abby ve Lev ikilisinin harcanan potansiyeli. Abby’yi nasıl harcadıklarını biliyoruz, ya Lev? Lev kadınlarına ya eş ya savaşçı olma zorunluluğu koşan aşırı dinci bir tarikattan kaçıyor kardeşi Yara ile. Çünkü kendisine verilen görev ihtiyar heyetinden birinin eşi olmak. O da tarikat kurallarını çiğneyip saçlarını kazıtıyor, atanmış cinsiyetini kabul etmeyerek cinsel kimliğini erkek olarak tanımlıyor. Bu noktaya kadar her şey muhteşem değil mi? Ama oyun bunun üzerine hiç bir şey koymuyor, karakteri geliştirmek için hiç birşey yapmıyor ve Lev sadece atanmış kimliğini kabul etmeyen bir trans karakter olarak kalıyor.
Bazen Lev’in karakter gelişimi ile alakalı bir umut ışığı beliriyor, mesela yıllarca küfür etmenin yasak olduğu bir tarikatta olmaktan, argo bilmemesi, Abby’nin söylediği bazı şeyleri anlamaması gibi. Ya da ilk küfür ettiği an. Ama ne yazık ki bu anlar çok uzun sürmüyor. Tam Lev hakkında ilk oyunda ıslık çalmayı öğrenmeye çalışan Ellie gibi ince işlenmiş bir karakter mi geliyor diye düşünmeye başlıyorken, oyun bütün karakter gelişimini ve değişimini bir kenara atıyor ve sadece karakterin trans olduğu gerçeğine odaklanmaya geri dönüyor.
Ellie
Farkında mısınız bilmiyorum ama Tha Last of Us 2 hikaye incelememde Ellie’den çok bahsetmedim. Neden mi? Çünkü bu oyun sayesinde Ellie’den nefret ettim, hatta belli bir noktada Ellie’nin ölmesi gerektiğini dahi düşündüm. Çünkü kendisiyle alakalı her şey inanılmaz kötü yazılmış. Joel’un ölümünden tahmin edebileceğiniz gibi bu bir intikam hikayesi ve Ellie olaya tamamen odaklanmış durumda. Önüne gelen herkesi ve her şeyi çerez gibi öldürüyor, acıması yok… Ta ki oyun Ellie’nin kötü hissetmesini söyleyene kadar. Bir üssün içinde yaşayan insan, köpek, hastalıklı ne varsa öldürdükten sonra nedense bir karakteri öldürmeden önce araya uzunca bir video giriyor ve oyun o kişiyi öldürdüğünüz için kendinizi kötü hissetmenizi istiyor.
Bunun en güzel örneği Ellie’nin hamile bir karakteri öldürdüğü an. Ellie yere çöküyor, nefes almakta zorlanıyor vs vs. Oyun yaptığınız şeyin kötü olduğunu gözünüze sokmaya çalışıyor. Fakat o ana kadar öldürdüğüm diğer 300 kadın, gerçekten onların içinde hiçbiri hamile değil miydi? Gerçekten şuan mı kendimi kötü hissetmem gerekiyor. Ya da Ellie’nin Abby’nin köpeği Alice’i öldürdüğü an. O an kendimi kötü hissetmemi bekliyor oyun ama o sahneye gelene kadar Ellie ile onlarca köpek öldürdüm zaten. Oyun söyledi bana bunu, köpekler yerini bulabilir, ilk olarak onlardan kurtul.
Hisler oyunun kontrolünde
Kısacası Ellie tarafında oyun neye üzülüp neye üzülmemeniz gerektiğine sizin için karar veriyor. Eğer Joel’un ölümünde yer alan birini öldürürseniz, bunun için bir şeyler hissetmeniz bekleniyor ama onun dışında Seattle’da yaşayan her şeyi öldürmek konusunda hiçbir sıkıntı yaşamanıza gerek yok. Fakat komik olan ne biliyor musunuz? Joel’un ölümünde yer alan insanlar hakkında hiçbir şey hissedemiyorsunuz çünkü Abby ile oynadığınız kısımlarda bu insanlarla bir bağ kurabileceğiniz hiçbir şey olmuyor! Hepsi görev insanı, tek yüzeyli harcanabilir karakterler. Abby’nin eski erkek arkadaşı olan Owen’ın ölümünden sonra bile maksimum verebildiğim tepki, meh… Çünkü seviştikleri sahne dışında yakınlaştıkları bir an oyunda yok. O sevişme sahnesi de zaten baya birbirlerini boğazladıkları bir kavga sahnesiyle başlıyor ve klasik seks vahşidir mottosundan yola çıkarak sevişme sahnesine dönüşüyor. Ha bu arada Owen başka biriyle beraber ve kadın da hamile, evet karakterler adeta sevilmek için, empati kurulmak için yazılmışlar değil mi?
Uzunluk
Ve gelelim oyunun en kocaman dev gibi hatasına. Oyun gereğinden fazla uzun. Hatta son 4 saati falan olmasa da olurmuş. Evet size diyorum, “400 TL verdiğim oyun en az 40 saat sürmeli, online’ı olmayan oyuna 400 TL verilir mi, bakın Witcher 3 80 saat sürüyor”cular… Her oyun 80 saat sürmek zorunda değil ve The Last of Us Part II’da 15 saat civarı sürmemeliydi. Oyunun 10. saati civarında Abby ve Ellie Seattle’da kozlarını paylaşıyor ve Abby kazanıyor. Sonrasında da Abby Ellie’yi bir kez daha tekrar öldürmemeyi tercih edip, Seattle’dan gitmesini istiyor ve bir daha karşısına çıkarsa onu öldüreceğini söylüyor. Ekran kararıyor, sonrasında Ellie ve Dina bir çiftlikte mutlu bir hayat yaşıyorlar, Dina’nın çocuğu doğmuş. The Last of Us 2 hikaye olarak burada bitebilirdi. Muhteşem bir son, Ellie sonunda Joel’un onun için başından beri istediği sakin ve huzurlu hayata sonunda kavuştu, ne güzel….
Ama tabi ki oyun kendisini karanlık bir hikaye olmaya anlamsızca adadığından, Ellie Tommy’den gelen bir haber üzerine TEKRAR! Abby’nin peşine düşüyor ve Kaliforniya’ya gidiyor. Bu noktada gamepad’i bırakıp, gidip bir süre boşluğa baktım sakinleşmek için. Neden, cidden neden? Oyunun süresini anlamsızca uzatmaktan başka bir halta yaramayan bu Kaliforniya hikayesinin sonunda ne oluyor biliyor musunuz? Ellie, işkence görmüş, aç kalmış ve elinde hiçbir silahı olmayan Abby’ye elinde bıçakla saldırıyor.
Affetmek?
Ellie’den bu oyunda nefret ettim demiştim ya, en büyük sebebi bu sahneydi. Bu kavganın sonunda Ellie tabi ki kazanıyor ama bu sefer de Ellie Abby’yi öldürmeyip, kaçmasına izin veriyor. Ve hareketi sayesinde Ellie’nin sempati puanı kazanması bekleniyor. Bu arada not düşmek istiyorum, hikayenin genel hattı Abby arkadaşlarının intikamı için Ellie’nin, Ellie’de Joel’un intikamı için Abby’nin peşine düşmüştü hani ya. Bu süreçte bir sürü insanı gözlerini kırpmadan öldüren bu ikili, birbirlerine gelince bir affetme duygusu kazanıyorlar, muhteşem gerçekten. Hatta Ellie dünyanın en mutlu insanlarından birine dönüşmüşken tekrar Abby’nin peşinde düşüp, elinde fırsat varken öldürmeyip affediyor. O zaman biz bu Kaliforniya bölümünü neden oynadık?!?
Sevgili okur, yazının sonuna kadar dayanabildin mi bilmiyorum ama şunu bil ki, ben oyunu bitirmeden bir kenara bırakmamak için kendimle savaştım. Oyun kötü olduğu için değil, oyun kısmı dışındaki her şey kötü olduğu için. Harcanan onca potansiyele üzüldüğüm ve sinirlendiğim için.
Umarım The Last Of Us Part III diye bir şey olmaz, ciddiyim. İlk oyundan sonra da aynı şeyi düşünmüştüm, Part II’ye gerek yoktu cidden. Ama eğer ki bir Part III gelecek olursa, umarım oyunun geri kalanındaki detaylara verdikleri önemi bu sefer hikayeye de verirler.